Konser etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Konser etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Eylül 2010 Cuma

Big 4 DVD'si satışta!



Konsere gelemeyenlere teselli ikramiyesi:)

28 Haziran 2010 Pazartesi

Boru değil, Big Four!

Sabah beklediğimden çok daha dinç uyandım ve Anthrax çıkmadan az önce daldım sahaya. Inönü’deki yerli holigan ve metal sevdalılarına Gürcü, Iranlı, Lübnanlı, İskoç vs bir yığın yabancı ve turist de eklenmişti…

Big 4 içinde müstesna bir yeri vardır Anthrax’ın. İlk albumu thrash’tır, sonrasında core ve raple geliştirdikleri tarzları ile sıradışıdırlar, farklıdırlar dahası çok eğlencelidirler. Ben konserde beğendim Anthrax’ı; Süreleri kısa olunca best of huviyetinde en baba ve bilinen parçalarını çaldılar. Mad House, Indians, Time, I am the law ve tabii ki Antisocial… Gruba geri dönen solist Joey Belladona kızılderili kökenli olunca Indians şarkısı ayrı bir anlam kazanıyor. Şarkının arasına sıkıştırdıkları Heaven & Hell kısmı da guzel bir jestti Dio babaya… Tabi bir de şarkının sonunda kafasına taktığı tüylü şef başlığı pek fiyakalıydı…

Grubun kurucusu ve o günden bu yana Anthrax’tan ayrılmayan yegane elemanı Scott Ian ki kendisini SOD projesinden de iyi biliriz, enerjik, aktif, dinamik, hoplamalı zıplamalı sitili ile coşturdu. Eee big four’un en gençlerinden, daha sadece 47 yaşında:) Seyirci ileşimleri harikaydı. Belladona sahnenin her karesine ayak bastı, atom karınca misali… Bu arada Türkiye’ye ilk gelişleri oldu, pek de güzel oldu…

Sonraki büyüğümüz Megadeth’di. İlk gün nasıl Udo’suz Accept’in Manowar’ın önünde headliner yapılmasına muhalefet ettiysem, son günki sıralamaya da şerh koyuyorum; Megadeth Slayer’dan sonra çıkmalıydı bence…

Megadeth’de de Hayko gibi ses çok kötüydü ilk şarkılarda. O derece ki şarkıları tanımakta güçlük çektik. Duyumlarım kulaklık sorunu yüzünden Mustaine’in acaip sinirle çaldığı ve konser sonrası röportaj dahi vermediği şeklinde. Zaten amfi bile tekmeledi ki bu işlerin adamı değildir.
Bu arada Emreb21’le arkamızdaki beyaz gömlekli, kız arkadaşlı iki elemana feci uyuz olmuştuk ki Mustaine sahneye beyaz gömlekle çıkmasın mı? Bu arada elemanlar harbici Megadeth’cilermiş, şarkıya eşlik, bol iltifatlar gırla…

Son gitaristleri Chris Broderick, Friedman’ın dehşet sololarını başarıyla attı, takdir ettim valla… Şarkılar son albumdeki Head crusher dışında genelde en başarılı 5 albumlerindendi. Benim taptığım Rust In Peace’in en iyi parçalarını çaldılar. Holy wars ses düzeninden yalan oldu ama Hangar 18 ve Tornado of souls çok iyiydi. En keyif aldığım parçaları ise aralardaki “megadeth, megadeth we love you megadeth” tezahuratlı remix hali ile muhteşem Symphony of Destruction’du, adeta stadyum için yaratılmıştı. Sweating Bullets’daki Mustaine yorumunu da çok beğendim. Sesini değiştire değiştire kullanmasına hastayım ve de o gulmelerine tabii ki… Ve muhteşem Peace Sells’le bitti konser.

Sonrasında Emre’nin arkadaşlarının olduğu kapalı tarafına geçtik. Burada içki almak daha kolaydı ve yerimiz de daha az sıkışıktı üstelik. Kapalı tribun uzun arayı eski günleri anımsatarak bol tezahurat, meksika dalgası ile şenlendirdi. Çarşıyı takdir ettik … Bir de saha içi olarak da meksika dalgası yapmayı başardık, sahne önünden arkaya doğru :))

3. büyük olarak Slayer sahne aldı. Ben Hell Awaits’le yıllar önce tanışmış olmama rağmen 25 yıldır grup hakkındaki fikrim değişmedi: “Hepiniz hala aynısınız gözümde!” Tamam çok iyi çaldınız, ses harika, her müzik aleti tek tek dinlenebiliyor, Lombardo bir TANRI, ama yaptığınız monoton punkvari müziğin benim gözümde fazla bir değeri yok. Bunun üzerine robot gibi seyirciyle hiç iletişim kurmadan çalmanız da eklenince tuvalet ve bira turları ile tamamladık Slayer konserini. Seyrettiğim sürece de hep Lombardo’ya odaklandım ama çoğunlukla aynı hızlı ritmde süregiden şarkılar seçtiklerinden nadir ataklarını ayıklamak dahi zor oluyordu… Bir bateri solosu ataydınız araya en pornografik olanından keşke…

Ve artık finale geliyoruz; 93’de ilk ve son kez aynı stadda, o zaman gencliğin verdiği gazla Hetfield’a 3 metre kala seyretmiştim babaları… O gün öyle bir keyif aldım ki beni 17 sene idare etti:) Ama anladım ki çok özlemişim onları, en çok da anıra anıra birlikte söylemeyi… Tabi Dead Magnetic turnesinin son konseri olduğunu, yani evlerine ailelerine döneceklerini, acaip yorgun olduklarını söyleyerek girmek lazım Metallica analizine… Özellikle Hetfield’ın sesi bitkindi ama 55 bin kişilik tüm zamanların en büyük korosu vardı Inönü’de. Sadece James’in sesine değil, James’le Kirk’ün gitarlarına da ooo şeklinde dehşet eşlik edildi. Brezilya seyircisini falan siktik attık dün biz bu hususta!!!

Evet açılışta sürpriz yok, Creeping Death’le başladı resital. İkinci parça for whom the bell tolls’u her duydugumda haliyle rahmetli Burton geliyor aklıma. Nefis bir el yapımı pankart vardı yan tarafımızda Cliff’in anısına ithaf edilmiş, yapana helal olsun. Bu ara mıydı emin değilim ama Kirk kısa bir Ufo’nun Rock Bottom rifini attı, Garage days 3 yolda mıdır Majesty, bilgilendir bizi:) İpucu mudur, nedir bilelim…

3 numara load döneminin en sevilen parçası Fuel’du. Fuel’la seyircinin desibeli de yükseldi sanki. İlk albumu temsilen 4 atlı le birlikte doludizgin koştuk, yani kafa salladık. Fade to black için bir şey söylenemez… Gene hatırlamadığım bir arada Kirk uçuk bir rif çaldı, ilerde caz projelerine yelken açacak gibi görünüyor…

Derken Hetfield mikrofonu her zamanki gibi ağzına yapıştırıp, “you are here to see the history!!” dedi. Kolay değil, 20 yıllık rüya gerçekleşmiş, big 4 ardarda çalmış!… Bu noktada Sad but true’yu çaldılar. Arkasından ilk kopuşum Sanitarium’da geldi. Sözleri ile bence olağanüstü bir şarkı, yıllar geçti ama unutmamışım! Hele hızlanma bölümünde hepten kendimi kaybetmişim, sırt çantam arkamdaki ufaklığa gelmesin diye arkadaşlarım tarafından olay mahallinden uzaklaştırılıp etkisiz hale getirildim:) Ama war dance’e de aynen devam… Ardından son albumden sevdiğim all nightmare long’u çaldılar. Ve one… İlk konserde ilk bis sonrası ya da ikinci bis sonrası çalmışlardı galiba. İkinci kopuşu burada yaşadım. Ve Master Of Puppets. Bu ikisi arka arkaya çalınır mı, buna yürek dayanır mı? Master’da Inönü tribunleri inledi ve BJK’nın desibel rekoru da tarih oldu. Blackened ve arkasından bir hepimize bir rahatlama, dinlenme şansı veren nothing else matters. Bu şarkıya staddaki herkes ve hatta belki de Doruk güvenlik elemanları, diğer görevliler ve hatta basın tribunune beleş duhul eden polisler dahi eşlik etti. Burada Metallica’nın kendi desibel rekoru daha da ileri gitmiş olabilir:) Enter Sandman’da anırmaya devam, kalan son brutal sesimizle… Derken gidiyoruz falan dedi James ama tabi geri geldiler.

James “metal dinlememize vesile olan bir gruptan çalacağız” diyince ben Am I Evil geliyor diye düşündüm. Basın trübününden bir arkadaşım final 24 kişi diye mesaj atmıştı bir saat önce üstelik. Ulan oturup hesaplıyorum 24 kişi altı gruba denk geliyor. Big 4’a Accept’le Manowar’ı ekliyorum, kafada bir dunya sonuçta ya. Ama Manowar ülkeyi terk etmiş diyor arkadan birisi, nasıl olacak bu işler? Neyse ibne basın değil mi, haber asparagasmış:))Bisle dönüş şarkısı protometal gruplarından Budgie’nin Breedfan’iymiş, sürpriz oldu. Benim de sevdiğim bir parçaydı.

Burada Metallica’yı Dio’yu anmamakla ilgili kınayanlara bir çift lafım var; Metallica metal hareketini ateşleyen NWOBHM’ı, yaptığı coverlarla, Lars’ın seçtiği şarkılardan oluşan duble toplama ile akıllara getiren, bir çok eski NWOBHM grubunu tekrar müziğe döndüren, vefaysa en kralını defalarca yapmış müstesna bir gruptur. Yorgunluğuna verelim Dio’dan bahsetmemesini… Ardından Trapped Under Ice ve kapanışta seek and destroyla sesimizin son kırıntılarını anırarak tukettik. Artık onlar da tükenmişti tabi. Bir ara Lars bir boğaz hareketi ile ben bittim mi yaptı, hatta bir de baget mi düşürdü ne ama başta yazdığım gibi turnenin son konseri için dehşet bir performans gösterdiler…

Bu arada anladık ki Am I evil’i film için yapmışlar, keşke film için Istanbul konserini seçselermiş… Aradan 17 saat geçti, hala çınlıyor kulaklarım. Sizi seviyorum. Heavy Metal’i sizden de çok seviyorum. Hangi müzikte böyle bir enerji var? Seyirciyi böyle galeyana getirme var? Karşılıklı iletişim var?

Sanırsam bir dahaki Metallica konserine gitmek için 17 sene beklemeyeceğim:) Ha bu arada bugün benim doğum günüm! Bir gün önce anıra anıra benimle kutlama yapan 55 bin kişiye çok teşekkür ederim:)

ooooo metallica oleyyyyy
metallica oley metallica oley
metallica oleyyyy oooo ...

Önemli Not: Blogdaki tüm Sonisphere fotoları, Festivalin Resmi Fotoğrafçılarına aittir!

27 Haziran 2010 Pazar

İk-INCI gün: Geleneksel metale gel!

Volbeat’le girdim içeri. Beklediğimiz gibi keyifliydi. Aradan sonra yerli malı Hayko Cepkin sahne aldı. Akabinde de aksiyon başladı. Manowar Türkiye tayfasından terbiyesiz it sürüsü, kombine saha içinin en ön tarafında Manowar kol hareketleri ve orta parmakla Hayko’ya siktir çektiler. Tabi içinde benim de olduğum kıçının kılları kadayıf olmuş güruh, Hayko’dan çok haz etmese de bu terbiyesizliğe tahammül edemedi. Bu itlere bir şeyler fırlatıldı. İtler cevaben uluyunca da müdahele edildi. Sonuçta birkaç it dışarı atıldı, geri kalanların elleri kolları da bir anda niyeyse münasip bir yerlerine kaçtı!!!

Şimdi bu arkadaşlar o kadar angut, o kadar geri zekalı ki, sanıyorlar Hayko’yu sahneden indirince hemen Manowar çıkıverecek. Konser saat gibi işlemiş, gruplar zamanında başlamış ve bitirmiş. Bu şartlarda böyle bir şeyin olacağını nasıl düşündünüz liseli ergenler? Ha tepkiniz orga ise Rammstein’da neredeydiniz? Tepkiniz brutal vokale ise death gruplarının konserlerinde de aynı şovlarınızı bekliyorum. Bu arada Dio tişörtü ile çıkan Hayko’yu da tebrik ediyorum…

Sonuçta şu oldu: Nasıl maçta tribunde kavga çıkınca tadın kaçar tezahurat yapamazsın burada da öyle oldu. Bu arada alabildiğine tutucu jenerasyonuma da bir kez daha helal diyorum. Sevmesekte siktir çek(tir)meyiz. Arkaya gidersin, dinlemezsin vs ama öne gelip de itlik yapamazsın, yaparsan INCInirsin!!!

Hayko’da ses düzeni kötüydü. Metacileri tatmin edelim diye distorsiyonu açınca, ya da brutal vokali abartınca olmuyor. Albumundeki gibi söyleseydin keşke…

Sırada Manowar var! Niyeyse bana göre Manowar’da da ses düzeni kötü geldi: Joey De Maio’nun basını duymadım lannn!!! Bassız Manowar olur mu? Süre kısa olunca bir sürü iyi parçayı da çalamadılar. Genelde sert ve hızlı parçaları çaldılar. Mountains ya da Guyana da kafadan yalan oldu tabii…

Açılışta Manowar’ı çaldılar, bence süperdi. Shell shock da olurdu ilk albumden ama bu set liste layt kalırdı sanki:) hail and kill, kings of metal, house of death, warriors of the world diğer aklımda kalanlar. Bu arada Joey de maio bas gitarını konuşturmak dışında, yabancı birinin konserde en uzun Türkçe mulakatı verme onuruna da nail oldu. Sen harbiden insan değilsin! Bir türk dört Avrupalıya bedeldir falan dedi. Biz onu biliyoruz tarihten. Kuranı da hatmedersin sen, yürü be:)))Bu arada big 4’a da takmış kafayı ama sikletler farklı, sen thrash’i siktir et, metal kralı olarak devam et…

Bu arada gene De Maio, “Dio arkadaşımdı dedi, babayı andı” ve harika bir heaven and hell cover’ı ile Dio’nun ruhuna fatiha okudular, biz de eşlik ettik. Hail and kill’de de stad yıkıldı, pogolar falan da gırla…

Kapanışı Accept yaptı. İlk göz ağrılarımızdan. Ama maalesef yurdumun yeni nesil metalcileri Manowar, Dream Theater ve Metallica’ya verdikleri önemi Accept’den esirgemişler. Metal tarihinin en iyi parçalarından Loosers and winners ve Princess of the dawn’daki eşlikten hareketle yapıyorum bu yorumu. Yeni vokalist, sesinin gürlüğü dışında Udo’yu iyi taklit etti! Tabi günün kahramanları harika solo performansları ile gitarist Hoffman ile Bascı Baltes idi. Klasik müzik kolajı bence harikaydı: Bolero, hall of the mountain king, bumble bee’ye benzettiğim bölüm falan bence yardı, geçti…Baltes da bas gitarist adayı bendenizi mest etti…

Metal Heart’da coştuk, taptığım Balls to the wall’dan en zayıf halka London leather boys geldi ama bis sonrası finalde balls to the wall’la ödeştik. Ooooo kısmında sesimiz kısıldı… I’m a rebel, orjinalinden hızlı breaker ve fast as a shark falan tabi süre de olunca abiler baya uzun bir setlist yapmış. Ama ben daha önce yazdığımın arkasındayım: Headliner Manowar olmalıydı Udo’suz Accept’in önünde. Tabi Manowar’ın ses düzeni de adam gibi olmalıydı! Ama anladığım ikinci güne baba bir grup bulamayınca Accept’e vurmuş piyango! Accept de ise ses düzeni Manowar’dan ve Hayko’dan daha iyiydi…

Sonuçta ben 80’lerin iki devi Accept ve Manowar’da acaip eğlendim. Hatta Accept’de kendimi de kaybetmişim, yanımdaki Iranlıyla neredeyse kardeş oluyorduk:))) Yarına ezik bir bel, kısık bir ses, vahim bir boyunla geliyorum; gazam mubarek olsunnn, gerisi tıraş hatta thrash olsunnn…

26 Haziran 2010 Cumartesi

bir - INCI gun: Lan bu aktivite konser falan değilmiş!

İşten geç çıkınca Alice In Chains'in sonuna anca yetişebildim. Gerçi Taksimden salına salına inerken 3-4 şarkılarını duydum ama içeri girdiğimde son parça çalıyordu. Grundge'ın ruhsuzluğu, en iyi grundge grubu da olsa ayırdediliyor kolayca. Bir yapaylık var bu müzikte. Gram üzülmedim kaçırdığıma... Sonra bir saat gezindim içerde... Endüstriyel futboldan sonra endüstriyel konser:( Tişörtlerde sponsor olur mu lan!!! Bu arada amatör Metallica'cı bir grup Fuel parçalıyordu. Solist sarı saçları ve sesiyle Hetfield'ı andırıyordu emme biraz daha çalışmalı. Diğer amatör grubun doğaçlama soloları ise feciydi, kaçıverdim ordan...

Derken portatif tuvaleti de ziyaret edip BJK Tribununden arkadaşım Emreb21'in yanında konuşlandım. Ve başladı; nasıl izah edilebilir Rammstein'ın yaptıkları bilmem. Her şarkıda ayrı bir görsellik, arada tiyatrallık, basit ama harika fikirler ve çoğunun baş rolünde Emre'nin Iskeletor lakabını uygun gördüğü Orgcu vardı...

Açılışı solist mezbaha önlüğü ile yaptı. Sonra klasik kıyafetine döndü. Patlayan alevler, yanan meşaleler, havai fişekler, solistin lav silahı, konfetiler: Yer Inönü Stadı ama olay maçta intikal etmiyor:)

İskeletorun şovu ise şarkıları ritimlerine uygun biçimde yürüyüş/koşu bandında çalması oldu. En uç nokta ayı vokalistin küvete attığı orgcunun üzerine, yerden epey yükseldiği platformdan alev fırlattığı andı. Sonrasında küvetin içinde patlamalar oldu. Sonra Iskeletor üstü çıplak, altı pasparlak küvetten çıkıp bir şey olmamış gibi orgunu çalmaya devam etti. Komik an da orgcunun zodyak botla seyircilerin elleri üzerinde sörf yapmasıydı:) Bir de sahnede bir adam yandı!! Çüş ulan çüşşş!!

Belki bir solo performansları yoktu ama orada grubu bilsin bilmesin herkes inanılmaz eğlendi! Du Hast da eşlik süperdi (başka bildiğim şarkıları yok ne yapayım, aslında Almanca* da olsa epey seveni, izleyeni varmış Türkiye'de.)

Bu arada sahne açılırkenki dev Alman bayrağını görünce England çekmeden edemedik Emre'yle.

* Almanca metal müzik için yaratılmış aslında ama Alman gruplarının hemen hepsi Ingilizce söylüyor:(

23 Haziran 2010 Çarşamba

Geliyor geliyor sonisıfeyr geliyor:)



Konsere kadar ezberlenecek, o kadar!

AM I EVIL?

(Originally recorded by Diamond Head)

My mother was a witch, she was burned alive
Thankless little bitch, for tears I cried
Take her down now, don't wanna see her face
All blistered and burnt, can't hide my disgrace

Twenty-seven, everyone was nice
Gotta see 'em make 'em pay the price
See their bodies out on the ice
Take my time

Am I evil? Yes, I am
Am I evil? I am man, yes, I am

As I watched my mother die, I lost my head
Revenge now I sought, to break with my bread
Taking no chances, you come with me
I'll split you to the bone, help set you free

Twenty-seven, everyone was nice
Gotta see 'em, make 'em pay the price
See their bodies out on the ice
Take my time

Am I evil? Yes, I am
Am I evil? I am man, yes, I am, ooh

and with the action now, I'll strip your pride
I'll spread your blood around, I'll see you writhe
Your face is scarred with steel, wounds deep and neat
Like a devil dancin before ya, smells so sweet

Am I evil? Yes, I am
Am I evil? I am man

I'll make my residence, I'll watch your fire
You can come with me, sweet desire
My face is long forgot, my face not my own
Sweet and timely whore, take me home

Am I evil? Yes, I am
Am I evil? I am man
Go!

Solo!

My soul is longing for, await my heir
Sent to avenge my mother, sweeten myself
My face is long forgot, my face not my own
Sweet and timely whore, take me home

Am I evil? Yes, I am
Am I evil? I am man

Am I evil? Yes, I fucking am
Am I evil? I am man, yeah

17 Haziran 2010 Perşembe

10 Haziran 2010 Perşembe

Sonisphere Son Durum, mu acaba?

Açıklanan son program budur, artık son hali midir bilmem;

Cuma, Haziran 25
Rammstein 21:00 – 23:00
Alice in Chains 19:00 – 20:00
Pentagram 17:30 – 18:30
Stone Sour 16:15 – 17:00
Blacktooth 15:00 – 15:45
Ete Kurttekin * 14:00 – 14:30
Kapı Açılış 13:00

Cumartesi, Haziran 26

Accept 21:00 – 23:00
Manowar 19:15 – 20:15
Hayko Cepkin 17:45 – 18:45
Volbeat 16:30 – 17:15
Murder King 15:30 – 16:00
Kapı Açılış 14:00

Pazar, Haziran 27
Metallica 21:00 – 23:00
Slayer 19:00 – 20:00
Megadeth 17:30 – 18:30
Anthrax 16:15 – 17:00
Foma 15:15 – 15:45
Gren 14:15 – 14:45
Kapı Açılış 13:00

Bir önceki versiyonda son dönemde iyice bayık saykodelik şarkılar yapan Anathema’yı Manowar’ın önünde headliner yapma yavşaklığını gösterenler bir nebze akıllanmış, Anathema’yı şutlayıp Mayıs 2009’da tekrar bir araya gelen Alman Accept’i ikame etmişler yerine. Ama hala Udo’suz Accept’in kalibre olarak Manowar’a hafif kaldığını düşünüyorum. Accept Amerikanya’dan TT Quick diye bir bar grubunun Brian Johnson klonu solisti Mark Tornillo ile takviye edilmiş. Kardeşim Manowar’ı alsanıza kafaya:((((

Cuma Orphaned Land görünüyordu bir önceki programda, o yok olmuş. İsrail’le bozulan ilişkiler falan filansa çok üzülürüm. Bir Esterabim söyletmediler ağız tadıyla…

Pentagramdan Murat İlkan’ın veda konseri olacağından orada olacağım. AIC ve Rammstein’ın sevdiğim şarkıları var, arkada usulcacık takılırım. Enerjimin birazını 80’lere yani Manowar ve Neo Accept’e, çoğunu da Thrash’e bırakırım.

See You In Hell my friends, cehennemde görüşmek üzere.

Not: Bir de ASY’de olaydı bu aktivite, Hell de tam olurdu ama buna da şükür; Hakan Şükür bööööö….

* Yok ismi Efe değil harbiden Ete’ymiş. Bıraksalar bütün interneti editlerim şerrefsizim!

21 Mayıs 2010 Cuma

Big 4 Sinemalarda


Big 4 gibi efsane bir kadro sınırlı sayıda konsere çıkınca, ve bu konserler de pek "gelişmiş ülkeler" diyebileceğimiz yerlere uğramayınca, organizatörler düşünmüş ve kulakları birazcık daha az çınlasın diye böyle bir şey düşünmüş. 22 Haziran 2010 Sofya Big 4 konserleri, dünyanın dört bir yanında sinemalarda HD olarak gösterilecek. ABD biletleri satışta, diğer ülkeler de 28 mayısta satışa çıkıyor. Sadece tek bir gün için gerçekleşecek bu. Gönül isterdi ki bizim konseri canlı yayınlasınlar dünyaya, fakat bu kadroyu göremeyen o kadar çok insanı düşününce, Yeni Melek'te bile olsa konser kendimizi şanslı hissetmeliyiz. Aslında Yeni Melek'te olsa daha bile iyi olurdu, dip dibe falan. Neyse, daha fazla detay için link;

26 Nisan 2010 Pazartesi

Sonisphere 2010'a Son Biletler


Sahneye en uzak tribün hariç bütün kombine biletler bitmişti. Resmi Facebook sayfaları dahil etrafta çatır çutur karaborsa dönüyor şu aralar. Tek günlük biletler 28 Nisan Çarşamba günü satışa çıkacakmış. Program da haliyle belli oluyor, bir gün önce, salı günü, 1-2 tane yeni grupla birlikte. Slash ve Deftones dedikodu olarak dönüyor, zaten bir gün kaldı, dedikodulara da gerek yok aslında öğreneceğiz fakat paylaşmak istedim.

Bir de sınırlı sayıda kombine tekrardan çıkacakmış. Sponsor bir bankanın kredi kartıyla alınabilecek sadece ama hangi banka bilmiyorum. Metallica da resmi sitesinde tek günlük biletlerin çıkacağı zamanı duyurmuş bu arada.

Tek günlük satışının gecikmesini anlarım program belli olmamıştı ama şu kombinelerin tekrar çıkma olayı rahatsız edici. Geçen sefer(2008 Metallica) de aynı şekilde bir banka kartından %20 indirim ile satılmıştı biletler. Biz önceden aldık tabi gacırt diye girmişti. 350 lira bilette %20 çok büyük bir rakam oluyor. Bir de yine geçen sefer, biten kombineler nasıl olduysa yeniden satışa çıkmıştı, bu sefer yine nispeten daha iyi aslında, belli bir kart ile alınacak.

25 Mart 2010 Perşembe

Sonisphere Festival 2010 Uzun Yazı!

Daha önce epey haber verdik Sonisphere’in Istanbul etabı hakkında, biraz da detay bilgi verelim;

25, 26, 27 Haziran’da İnönü Stadı’nda;

Heavy Thrash Metal tarihinde “big four” diye anılan, Türkçe Dört Büyükler diyebileceğimiz, thrash metal devleri Metallica, Megadeth, Slayer ve Anthrax aynı anda sahneye çıkacaklar ki bu 4 grup, thrash, speed ve hardcore gibi dönemin türev akımlarının en iyi temsilcileri olarak “Big four” yani dört büyükler olarak bilinirler. Thrash’in zirve yaptığı 1991’de, Metallica dışındaki üçü Amerika’da biraraya gelip konser verebilmişlerdi, ama 4’ü aynı konserde sahne alamamıştı. İşte bu yüzden bu yılki Sonisphere etaplarında bol bol “ilk kez 4’ü bir arada!” konsepti işleniyor. İstanbul’dan önce bu dört grup dört ülkede daha birlikte sahne alacaklar. Belki arada sahneye birlikte çıkıp sürprizler, doğaçlamalar yapacaklar? Hep birlikte göreceğiz…

Dört büyüklerden Metallica dördüncü kez geliyor İstanbul’a, eski konserlere yer vermiştik blogda. Megadeth ve Slayer da birer kez geldi diye hatırlıyorum, demek ki Anthrax siftah yapacak; Onları en çok yok edilen Amerika yerlilerini savundukları Indians’la hatırlıyoruz. Rap Metal konusunda da başarılı çalışmaları var, bu türe ilgi duyanlar kaçırmasın! Tabi gece thrash gecesi olacak diye I’m the man, Bring the noise, Starting Up A Posse gibi rap parçalarına yer vermeyebilirler…

Heaven & Hell’i bilmeyen kalmadı ama gene de yazalım; Black Sabbath’ın telif hakları grubun solisti Ozzy Osbourne ve biricik (!) karısı ve de menajeri Sharon’un elinde, bir kaç yıl önce Black Sabbath markasının iyi yönetilmediği gerekçesiyle diğer hakim ortak Sabbath’ın gitaristi Tonni Iommi’ye dava açmıştı bu ikili. Bunun üzerine grup diğer baba solist Dio ile modifiye edildi ve telif sorunlarını delmek için Heaven & Hell diye yeni bir oluşuma gidildi. Aslında kadro Dio’lu Black Sabbath’dır, üstelik Heaven & Hell adıyla geçtiğimiz yıl The Devil You Know adında çok baba bir album de yayınladılar. Yani karşınızda kanlı ve canlı olaraktan Heavy Metal’in mucitleri sahne alacak!

Ayrıca Dio’lu ilk Sabbath albumunun adıdır da Heaven and Hell. Kutsal yıl 1980’de rock müziği punk’ın işgalinden kurtaran albumlerden de biridir. Mob Rules, Born Again, Dehumanizer albumlerinde de solist Dio’ydu… Maalesef Dio şu an kanser tedavisi görüyor, umarım Sonisphere etaplarında herhangi bir sağlık sorunu yaşamaz…

Manowar daha önce Yedikule Zindanlarını fethetmişti, şimdi İstanbul’u fethedecekler kılıçları, pardon gitarlarıyla:) Epik power metalin en iyilerinden Manowar ve gaz bir grup oldugundan seyirciyi inanılmaz galeyana getirebiliyor, “Haydi Viyana’ya yürüyoruz!” deseler, gider alır geliriz bu kez:) Bir de babayı Turkce soyleme ihtimali varki seyirciyi düşünemiyorum o vakit…

Yeni nesil metalcilerin sevgilisi, Almanya’nın medarı iftiharı Rammstein ülkemize ilk kez gelecek; Grunge’ın iyi örneklerinden Alice In Chains, yerli gruplar Manga ve Hayko Cepkin’le birlikte alternatif tarzlardan hoşlananlar için iyi seçimler bence. İngiltere ayağında Placebo, Finlandiya etabında da HIM var Sonisphere’in aynı kontenjandan. Tabi bu kadar büyük bir konserde, organizatörlerin haklı olarak farklı dinleyici kesimlerine bilet satmak istemelerini mazur görmek lazım…

Sonisphere acaip bir oluşum; Şu ana kadar 11 ayrı ülkedeki konserlerini açıkladı ama tartışmasız en iyi kadro, en iyi etap İstanbul’daki!

Diğer konserlerden Knebworth İngiltere’de headliner Iron Maiden, Varşova’da ve Prag’da Dört Büyükler var, gerisi fos. Bizdekine en yakın kadro İsviçre’de: Orada bizden farklı olarak Motörhead var, ama bizde de Rammstein ve Manowar var! Ama şu da var, konserin üç gün sürdüğü tek şehir İstanbul! Ha bir de Bükreş…

Bükreş’te çalan gruplar İstanbul’la aynı. O vakit problem şu; gruplar tahminen dönüşümlü olarak Bükreş İstanbul arasında mekik dokuyacak ki akla geçen yıl Dream Theater’ın Bulgaristan’dan gelirken yaşadığı sorunlar ve neredeyse iptal edilecek olan konserleri geliyor. Kaldı ki Romanya Bulgaristan’dan da uzak. Umarım organizasyon aksamaz.

Neyse bu kadar önemli uluslararası bir organizasyonun en değerli ve geniş katılımlı etabını İstanbul’da yapan organizatörler Sonisphere Purple Concerts ve Kilimanjaro Live’ı tebrik ediyoruz. Bu arada hayatımın en iyi doğum gunu partisini ve hediyesini de alacağım için ayrıca mutlu ve gururluyum…

Gel vatandaş gel; İster laik ol, ister ateist, hatta agnostik ve hatta aczmendi ol, gene gel; İnönü’ye gel, tarihe tanıklık et! Biletler 5 Mart’tan beri Biletix’te satışta, iyi de satıyor ona göre!

Çok Önemli Not: Çok değerli Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın 25, 26, 27 Haziran tarihlerindeki program ve yol güzergahı belirlenirken konser bölgesinden uzak bir rota çizilmesini umut ediyor ve ülke metalcileri olaraktan kendisine saygılarımızı bir kez daha sunuyoruz…

Yandaki işaretin herhangi bir siyasi partiyle alakası yoktur! Açıklaması burada … Bilmemek ayıp değil ama öğrenin gari!

4 Mart 2010 Perşembe

Sonisphere Türkiye!


Hangisiyle etiketleyeceğimi şaşırdım. Afişten de görüldüğü üzere Türkiye'de şimdiye kadar görülmemiş bir festival olacak. Manowar da ismi sızmayıp süpriz olanlardan. Buradaki resmi sitede bütün detaylar mevcut, bilet fiyatları da şöyle. Grup listesinde Volbeat da var haberler kısmında, fakat son onay gelmediği için afişe konmamış henüz. Biletler 5 Mart cuma Biletix'te satışa çıkıyor. Festival 25-27 Haziran'da İnönü stadyumunda. Metallica ve Heaven & Hell süpriz yapabilirmiş. 2011 Sonisphere festivalinin de iki headliner'ı konserlerden önce açıklanacak diye bir dedikodu duydum ki aklıma tek bir isim geliyor "Iron Maiden". Neyse, sakinleştirici bir şeyler arayayım ben...

edit, ekleme: Afişte görülen şeyleri de tekrar yazmışım, heyecanımı mazur görün :)

16 Şubat 2010 Salı

Sepultura Geliyor


Brezilyalı dev grup, 28 Nisan 2010 tarihinde, 25. yıl Dünya Turnesi kapsamında İstanbul'a geliyor. Konser Maçka Küçükçiftlik Park'ta. Biletix linki için tıklayın.

Hizmet bedeli vermem diyorsanız, indirimli satış noktaları;
İstanbul: Hammer Müzik, DoRock Bar, Kirke Müzik, Gargamel, Köstebek, Pena Müzik.

İndirimli biletler İzmir, Ankara ve Eskişehir'de de satışa sunulacakmış, almak isteyenler unirockbilet@gmail.com adresine e-posta atmaya yönlendiriliyor İstanbul dışındaki arkadaşlar için.
Genel Giriş: 35 TL
Sahne Önü: 50 TL

10 Şubat 2010 Çarşamba

Blaze geliyor



9 Ekim 2010 tarihinde, organizasyon Level5. Kariyerindeki her dönemden şarkı olacakmış. Grubun tamamı; NICO BERMUDEZ (Gitar), JAY WALSH (Gitar), DAVID BERMUDEZ (Bas), LAWRENCE PATERSON (Davul).

Blaze ile mazim iki adet Iron Maiden albümünden ibaret, ki her maiden albümünde olduğu gibi harika işler var. Ama hep bir adım geride kalmıştır. Hem o albümleri "yeniden" keşfetmek için, hem de Blaze'in diğer işlerini keşfetmek için güzel bir ateşleyici, iyi bir fırsat olur. Daha uzun bir
süre var, biletler de sonra açıklanacakmış.

9 Şubat 2010 Salı

Lamb of God Geliyor




17 Mayıs 2010 tarihinde Maçka Küçükçiftlik'te konser verecekler. Unirock organizasyonu yapıyor konseri ana sponsor ise Tuborg. Unirock yavaş yavaş önemli işlere imza atmaya başlıyor. Umarım bu ivmeyi devam ettirirler ve bir kaç sene sonra tamamen yerli ve güzel bir festival geleneğimiz olur. Çok dinlemesem de, bir metalcore grubunun tek başına konsere gelmesi ilerisi için umutlandırdı beni. Kişisel tercihim Machine Head (ah ah) ve hatta Trivium'un gelmesinden yanaydı bu kesimden olası bir konserde fakat onlar da daha sonra olur umarım.

Lamb of God genel olarak metalcore diye geçmesine rağmen içinde death ve thrash da barındırıyor. Benim daha önceki denemelerimdeki tek sıkıntım vokalleriydi, ki hala öyle. Brutal de değil, epey ilginç bir vokal tarzı var bana göre.

Hayvani bir metal konseri istiyorum diyenler için gayet nokta atışı olur bu konser. Ben konsere gidersem arkalardan, kenarlardan falan izlemeyi düşünüyorum ama. Son şarkıda yapılan geleneksel ölüm duvarı etkinliğine katılmaya pek niyetim yok, konsere gideceklere de uyarı olsun, aman fiziğinize güvenmiyorsanız dikkat edin Black Label şarkısı başladığında.

Bilet fiyatları 60 ve 100 lira. Biletix'ten alırsanız hizmet bedeli ile 67 ve 100 lira oluyor. Hizmet bedelsiz biletlerin satıldığı yerlerden Dorock, Hammer ve Kirke'yi biliyorum, başka yerlerde de vardır, resmi bir yazıda göremedim henüz.

16 Aralık 2009 Çarşamba

Sonisphere 2010 İsviçre

Hep bununla ilgili haber veriyorum ama mazur görün. Bu kadroyu toplayan kişi insan olamaz, insan haklarına aykırı bir eylem bu yaptıkları. Ayıptır;


15 Aralık 2009 Salı

The Big 4 Gerçek Oluyor




Bir başka haber de Sonisphere festivalinin Prag ve Varşova ayağından (şimdilik). 80'li yıllardan beridir süren bir geyik, bay area dörtlüsünün tek bir sahnede buluşması nihayet 2010'da gerçek oluyor. Türkiye'de de big 4 gerçekleşecek mi bilmiyorum, ama girişimler varmış. Eğer olursa tarihe tanıklık edeceğiz demektir! Zaten bu isimlerden iki tanesi kesinleşti önceki haberde yazdığımız gibi.

Heyecan üstüne heyecan, büyük isimler, müthiş bekleyiş. Yazamıyorum da zaten. Günlerdir kendimde değilim.

Sonisphere 2010 İstanbul - I

NTV Gece-Gündüz programında Yekta Kopan şu grupların kesinleştiğini açıkladı;

Metallica, Rammstein, Slayer, Iggy & The Stooges

Zaten etrafta dönen isimler de bunlardı son birkaç gündür. Çok yakın bir sürede herşey belli olur. Benim gönlümden tek bir şey geçiyor;

Scream for me Istanbul...

11 Aralık 2009 Cuma

Sonisphere Çek Cumhuriyeti


19 Haziran olması, bizi yakından ilgilendiriyor biraz. 16 Haziran Polonya'da Heaven & Hell yok, onun yerine Behemot vardı geri kalanı aynı. Tabi temennimiz Çek Cumhuriyeti gibi bir kadro olması burada.

10 Aralık 2009 Perşembe

2010 Konserleri

Akşam eve geldim, biraz oyun oynayayım diye oturdum bilgisayarın başına. Arkadaşın iletisi gözüme çarptı, iki tane link vermişti.

İlki http://www.metallica.com/index.asp?item=602811

Yaz geldi, normaldir Avrupa'daki festivallere başlarlar dedim. Sonra sonisphere festivalinin sitesine girdim;

http://www.sonispherefestivals.com/

25 27 Haziran İstanbul yazıyordu hala yazıyor. Neyseki festivalin ne olduğunu bildiğimden sazanlık yapmadım hemen, gezici bir festival Sonisphere. Ama her grup bütün konserlere de gitmiyor, belli olmuyor. Resmi açıklama olmadan sevinmemek lazım, her ne kadar ekşisözlük gibi ortamlarda yer yerinden oynadıysa bile. Sonra akşam 7 gibi Iron Maiden da festivale katılacak haberi geldi işte o zaman kalbim atmaya başladı. Polonya ve İngiltere'deki konseri de insanı heyecanlandırmıyor değil! Polonya : Metallica, Slayer, Anthrax, Mastodon. İngiltere : Iron Maiden, Rammstein, Mötley Crüe, Alice Cooper, Slayer, Anthrax, Iggy & The Stooges, The Cult.

Metallica da gelmese bile, Sonisphere büyük bir festival ve illaki 2-3 tane müthiş isim gelir diye düşünüyorum. İstanbul'a geleceğini asla düşünmediğim bir festivaldi bu fakat linkten de öğrendiğimiz üzere bu tarafta birçok ülkeye geliyorlar, görülen o ki, hedefleri büyük bu festivali yapanların ve dünyanın en büyüğü olmak için gayretliler.

Gece yatmaya hazırlanırken de bu sefer resmi bir haber geldi, yine bir İstanbul konseri haberi.

http://www.ericclapton.com/live/eric-clapton-live-06132010

Eric Clapton - 13 Haziran 2010, İstanbul.

Uni-Rock da bazı grupları açıklanmıştı, sağlam bir metal festivali olacak gibi duruyor şimdiden. Açıklanan gruplar; Obituary, Overkill, Heaven Shall Burn, Grave Digger.

EKLEME1: Bugün iki festivalin daha listesi belli oldu, Iron Maiden İsveç ve Finlandiya'da da konser verecek. Kendi sitelerinden linkine tıklayarak bakabilirsiniz.

5 Aralık 2009 Cumartesi

Overkill 2010'da Türkiye'de


Uni-Rock 2010 etkinliğinde Overkill de sahne alacakmış.